14 Ağustos 2011 Pazar

Pazar pazar


Yazının yazıldığı ruh hali için öncelikle tıktık.

Kocaman bir günaydınla uyanıyorum. Evet bugün pazar biliyorum ve nereye uyanıyorum da sabahın köründe bir de buradayım? Pazar pazar evde yatacağımın, ayaklarımı 1.90, 2.80 (2.80, 1.90 da olabilirdi nasılsa benim ölçülerime hitap etmiyor.) uzatacağımın hayallerini kuruyordum daha düne kadar. Normalden farklı olarak bugün geç kalıyordum ki 5:50'de uyandım. Tesadüfen uyandırıldım da diyebilirim aslında. (Ehe) Yaklaşık 7 dakikada hazırlanarak rekorumu kırdım. Servisim beni unutmuş bir de.. Keşke biraz daha yavaş hazırlansaymışım ki 15 dakika da onu bekledim. Şu yatıp aylaklık yapma hayallerimi de aldım iş yerine geldim. Asıl yapmam gerekenleri hallettim, artan işlerimi de bitirdim, sağı solu düzenledim.. Baktım yok.. Saçma bir düzen geldi hayatıma sanırım. Ajandam, masam hatta kafamın içi bile öyle düzenli geliyor ki.. Hani düzenlemeye gerek yok bir başkası dağıtmaz ise. Evde de işyerindeki gibi olabilseydim bir de.. Hani odamı görseniz bence iyi bir mülakat referansı olurdu. Direkt olumsuz. Toparlayamadığım bi ton eşya vs. Dağınıklığın içindeki düzenim diyorum ben oraya. Bakınca karmakarışık ama ne arasam buluyorum ben. Tamam biliyorum bütün dağınıkların savunması budur herhalde. Her neyse..

Kısacası ölmedim hala yaşıyorum. Hem de daha önceki yaşıyorum dediklerimden farklı yaşıyorum. Yani artık sadece nefes almıyor aldığım nefesin tadına da varabiliyorum.

(Mim yazısı olayı var aklımda ama bu bir başlangıç olsun onun için.) Aklıma baya bir şey vardı yazmak istediğim. Çok da mühim değil hani ama o kadar çok insan görüyorum ki artık.. Hala da şaşırabiliyorum ya ben onu garipsiyorum.

"Faks çekeceğim toner bitik neden kimse bir şey yapmıyor, IT'cilere haber verelim toner taksınlar nasıl faks çekeceğim yoksa?" diyen ve bunu öyle kendine güvenle söyleyen insanlar var ki insan kendinden şüphe ediyor "Len faks tonerle nelak?" derken "Acaba alakalı mıydı?" diye düşündürüp salak ediyor.

Aynı statüde iki insan var birisi daha sen ağzını açamadan "Günaydın, nasılsınız?" diyor ötekisi verdiğin selamı almıyor günaydınınla ilgilenmiyor. Fabrika onun sanki hatta bütün İstanbul onun emrinde dersin. Statü ne lan ayrıca!

Biri arıyor "Ben mühendis." diyor. "Hmm, e ben de mühendis..N'olcaktı?" diyemiyorsun, "Buyrun mühendis bey.." diyorsun gülmemeye çalışarak.

Sabah hala uyuyor mu yoksa manyaklığından mı bilinmez "Tepsimi çaldın sen!" diye çemkiriyor bir ötekisi. Üstelik eminken iki kişi o tepsiyi siz almışsınız..

Zaten bir pazarım kaldı. Akşamları değerlendirme çalışmalarına başlamalıyım diyorum. 5 saat yatakta ve servis gidiş dönüşü ile yaklaşık 2 saat daha uykuyla günü kurtarmaya çabalıyorum. "Ne var ki yat 9'da." değil uyuyamıyorum ki o zaman da.

Aman pek de dertliyim evet. Ayrıca üşüyorum ofiste. Merkezi havalandırma olayını çıkaranı bulmayayım ona çok güzel küfürler hazırladım. Her gün bir uzvum tutuluyor. Sonra nöbeti öteki uzvuma bırakıyor.

Gülemiyorum rahat rahat çünkü benim güzel insanlarım var bana çok güzel mesajlar atıyorlar bazen gülmem içimde kalıyor. Akşama saklayıp toptan gülüyorum sonra.

Bu arada geçen haftasonu askere gidecek arkadaşlarım vardı, onlarlaydım. Bütün bu bahsettiklerim aslında hayatımın neredeyse 3, 5 ay öncesine bakılırsa belki lafı bile bu denli geçmeyen şeylerdi. Askerlik, iş vs. Büyümek ne ki çocuğum yaşlanıyoruz bence.

Zaman buldukça arkadaşlarla manyakça teknomarketvari yerlere girip laptop, telefon vs. bakıyoruz. Fax, printer bile baktığımız oldu(!) Valla. Kimse bir halt almıyor oysa, bense kasasına bakıyormuşum söylediklerine göre. Hiç katılmıyorum kendilerine.

Ben koyu bir boğa burcuyum sanıyorum. Zira kuaförümü bile değişemiyorum. Saçlarımı kestirmem hatta boyatmam gerek ama şehir dışındaki kuaförümden başkasına gitmek istemiyorum. Ne lanet bir durum bu. Sanki koca şehirde kuaför yok. İlla ki benim kuaförüm.. Bu huyumdan vazgeçmem gerektiğini şiddetle düşünmekteyim. Burcumun özelliklerini okuyordum da geçenlerde. Hoş, baya da oluyor. Boğa burçları alışkanlıklarından kolay vazgeçemez ama vazgeçtiyse de vazgeçmiştir diyordu. Bunu da buraya bağlıyorum. Ne lanet bi burç insanıymışım kardeşim ben.

Burç deyince bizim semavii var acayip tutturuyor, bir bak bence.

Bir de mevsimlik bir çiçek oldum bugünlerde ha soldu ha solacak. Kim bilir belki sürekli yeniden doğarım diye umutla.. Kaktüs gibi değil artık yani. Bir beta balığı gibi değil. Farklı bir şey be. Şu havalandırmaya rağmen ısıtıcılı, uykuma rağmen uyandırma etkili, rutin hayatıma rağmen yaşam enerjili gibi bir şey. Biliyorum ne diyor bu kız şimdi diyorsunuz ya.

Neyse en iyisi ben şimdilik kaçayım. Pazar mesaisi de bir yere kadar değil mi?

Mim'de görüşmek üzere, hepiniz hoşça kalın.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

5:50 de uyanmak,vay arkadaş.

Crystal Clear dedi ki...

Merhaba mesai yorgunu...

Sana kırmızı başlıklı kızdan bahsedeceğim...

http://crystalperception.blogspot.com/2011/12/re-realizasyondan-masallar-krmz-baslkl.html